İşçi sınıfının yoksullaştırılmasının bahanesi olan ekonomik kriz
Türk-İş’in yayınladığı son hesaplamalara göre bir ailede 4 asgari ücretli çalışsa bile toplamda yoksulluk sınırına ulaşılamıyor. İşçi sınıfı bu koşullarda çalışır ve yaşarken, hükümet patronlar için yeni bir vergi affı ve bürokratlar için de vergisiz ek gelir kanun tasarıları hazırladı. İşçi sınıfı için gelecek yılda da « asgari ücret » uygun görülürken, patronlar için milyon, milyar dolarların havada uçtuğunu söylemek uygun olur.
« Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla » mücadele sözüyle iktidara gelen AKP, öyle bir ekonomik ve sosyal ortam oluşturdu ki, hangi yolla olursa olsun para kazanmak, en önemli ve en değerli etkinlik oldu.
İşçi sınıfının yoksullaştırılmasının bahanesi olan ekonomik kriz AKP, Erdoğan’ın idaresiyle parti olarak para kazanma musluğunu idare ediyor. En yukarda büyük patronlardan, en aşağıda küçük esnafa kadar, her düzeyde vurgun sistemi örgütlendi ve işliyor. Bazı yöntemler yasal hale getirildi. Örneğin şirketlerin değerleriyle oynanarak borsada vurgun yapmak gibi bazı yöntemlere göz yumuluyor ; bahis ya da saadet zinciri gibi bazısına ise ancak vurgun gerçekleştirildikten sonra sorun çıktığında müdahale ediliyor.
Emeğiyle geçinmek, örgütlenip mücadele ederek haklarını, yaşam düzeyini iyileştirmek, değersizleştirildi. Hakkını arayan, ücret artışı için mücadele eden, işten atılmaya, güvencesiz, güvenliksiz çalışmaya karşı çıkan, polisin ilgileneceği suçlular gibi yansıtılıyor. Sadece işçiler değil, köylüler, öğrenciler, itiraz eden AKP’li olsa bile aynı muameleyi görüyor.
Oysa emeğiyle geçinenlerin sorunları, bu düzenin kendisinden geliyor. Taşeronlaşma, sözleşmeli çalıştırma yoluyla güvencesizliği hükümet yaydı ; asgari ücreti hükümet yaygınlaştırdı, iş kanunlarını değiştirerek patronların elini serbest bıraktı, kanunlara uymadıklarında işçileri mahkemelerde süründürecek kanunları bu hükümet çıkardı.
Ekonomik durum iyiyken, AKP’nin kurduğu düzen fazla itiraz almadı. Ancak ekonomik kriz, paylaşılacak payı küçülttü, hatta en alttakilere fazla bir şey kalmadı. Patronlar, eskisi gibi kâr etmek, kasalarını doldurmak için hükümete sürekli yeni kararlar aldırıyor. Kendilerine vergi affı, geri ödemesiz teşvik, kredi, yetmiyor maliyetin birkaç katı bol sıfırlı, bol garantili devlet işi sipariş ediyorlar.
Ekonomi küçüldüğünde tüm bunların parası artan kazançtan değil, işçi sınıfından vergi ve zamlarla yapılan kesintilerden ödeniyor. Hükümet, ekonomi için gerekli olduğundan ya da sorunları çözmek için değil, sadece patronlar kazanmaya, daha çok kazanmaya devam etsin diye işçi sınıfını, toplumun ezici çoğunluğunu yoksullaştırıyor. Bize gelmeyen para, kullanamadığımız haklar, üstümüzdeki baskı, her şey patronların kasalarını doldurmayı sürdürmeleri için olanak oluşturuyor.
Erdoğan’ın, siyasetçilerin veya bakanların arada bir emekçilerden, sorunlarından, geçim derdinden bahsetmesi bizleri kandırmamalı. Bunlar tamamen gösteri, göz boyama yöntemleri. İşçi sınıfının her gün yaşadıklarını çok iyi biliyor ama en küçük bir şey yapmamak için konuşup duruyor. Tek seferlik ek ödemeyi tüm emeklilere vermek zorunda kalmaları, öfkeli tepkiler sayesinde oldu. Bu sayede patronların aralarında kırışacakları paranın küçük bir kısmı, geçim derdindeki emekliye gidecek.
İşçi sınıfının hükümetten ve patronlarından aldığı her kuruş, her hak, tıpkı bunun gibi belirli bir düzeyde tepki veya mücadele sayesinde mümkün olabiliyor. Yoksa « sorunları biliyoruz, biz çözeceğiz » laflarının gerçeğe dönüşmesini bekleyerek hiçbir şey olmaz. Zaten bunların söylenmesinin nedeni sorun çözmek değil, tepkinin veya mücadelenin önünü kesmek, toplumsal muhalefeti etkisiz hale getirmek anlamına geliyor. Böyle birçok örnek yaşanıldı, yeterince tecrübe edinildi.
Milyonlarca işçi her sabah üretim yerlerine gidip her türlü zenginliği üretiyor, her türlü işleyişin devam etmesini sağlıyor, her türlü ulaşımı, haberleşmeyi örgütlüyor, gerçekleştiriyor. Her şeyi yapan işçi sınıfı, kendi yaşam koşullarına karar veremiyor. Bir avuç patronun ve onların emrindeki siyasetçilerin ellerine teslim edilmeleri normal görülüyor. İşte asıl sorun ve değişmesi gereken budur. Bunun yapılmasını ne AKP iktidirarından, ne de CHP ve ortaklarından beklemek ölü gözünden gözyaşaları beklemek gibi bir şey olur. İşçi sınıfı ancak üretimden gelen gücünü kullanarak haklarını elde edebilir.