Sinif Mucadelesi

Londra’daki G 20 zirvesi : Dağ, fare bile doğurmadı

Çarşamba 6 Mayıs 2009

Geldiler, toplandılar, tıka basa yediler ve aile fotoğrafı çektiler. Basın ise, “tarihi bir zirve”, “mali alana düzen getirecek devasa reform”, “yeni dünya düzenin doğuşu” gibi başlıklarla doluydu.

“G 20 zirvesi”, yani dünyanın en zengin yirmi ülkesinin devlet başkanlarının hedefleri arasında “krizi atlatmak ve gelecek krizi önlemek için uluslararası mali kuruluşları iyileştirmek” vardı.

Sonuçta ortaya ne çıktı? Aile fotoğrafından fazla bir şey değil. Fotoğrafın amacı da kriz karşısında siyaset dünyasının birlik olduğunu göstermekti. Her biri siyasi hava attı. Örneğin Sarkozy, eğer vergi cennetleri gündeme gelmezse, zirveyi terk edeceğim demişti. Zirve sonunda ise zafer naraları attı.

Bu zirve vergi cennetlerinin listesini yayınlama kararı aldı. Ama internetteki herhangi bir arama motoru da birkaç saniyede bunu gösterebilir. Bu sonuca ulaşmak için yirmi devlet başkanının ve her birinin uzmanlar ordusuyla toplanmasına hiç gerek yoktu!

Daha somut bir karar ise zengin büyük güçlerin, özellikle de ABD’nin denetimi altında olan IMF’ye ek olarak 500 milyar dolar verilmesidir. Devletlerin bankalara ve büyük şirketlere, ekonomiyi canlandırma iddiasıyla para vermeleri yeni bir şey değil. Zaten bütün devletler bunu yapıyor. G 20’nin açıkladığı rakamlar bile, şimdiye kadar, ekonomiyi canlandırma iddiasıyla 5 katrilyon doların verildiğini gösteriyor. Ancak her devlet parayı kendi burjuvazisine veriyor.

Bu “her koyun kendi bacağından asılır” siyasetini uygulamak için yarı kalkınmış devletlerin, örneğin Doğu Avrupa ülkelerinin olanakları yok. İşte IMF, bankalara çekinmeden yardım edecek çünkü zaten Doğu Avrupa ülkelerinde sıkışan bankalar Alman, İngiliz, Fransız veya ABD kaynaklı.

Basın ve televizyon kanallarının neredeyse tümünün ortaya çıkmakta olan yeni bir dünya düzeninden söz edip, hayranlıklarını belirtirken işyerleri yeni toplu tensikat planları oluşturup, bir çok emekçiyi sokağa atıp onları sefalete sürüklemeye hazırlanıyor. Devlet başkanlarının Londra’da yaptıkları şovlar, gazetecileri hayran bırakmış olabilir, ancak bunlar krizi durdurmuyor. Listesini oluşturdukları vergi cennetindeki vurgun amaçlı sermayeyi bile buraları terk etmeye zorlayıcı önlemler de almadılar.

Spekülasyon amacıyla sermayelerini bir yerden başka bir yere sürekli olarak taşıyanlar vergi cennetlerinin sadece Karayip veya Pasifik’teki, egzotik isimli adalarla sınırlı olmadığını biliyorlar. Avrupa’daki büyük devletlere bağlı olan, örneğin Fransa’ya ait Monoka, Andora prensliği veya İngiltere’ye ait adalarda vergi cennetleri var. Bu devletler isteseler, karar alarak beş dakika içerisinde durdurabilirler. Aslında en büyük vergi cennetleri, Londra borsasında, Newyork ve Paris’teki gizli hesap numaraları ile bankalarda oluşturulan hesaplardır.

G 20’lerin artık dünyada “banka sırrı dönemi bitmiştir” açıklamasını yapmaları dalga geçen, utanç verici bir yalandır.

Bütün dünya mali düzeni banka sırlarına dayanıyor. Bu sır, maliyeye karşı değil kitlelere karşıdır.

Şu bir gerçektir ki, hem banka sırlarını hem de genel olarak ticari sırları kaldırmak gerekiyor. Üstelik yerküresinin ekonomik düzenine de bir çeki düzen gerekli. Ancak Londra’da toplananların böyle bir şeye istekli olduklarını veya bunu gerçekleştirmek için yeterli güçleri olduğuna inanmak saflıktır.

Çünkü krizin ve yol açtığı felaketlerin esas kaynağı kâr yarışı, şirketlerin ve bankaların özel mülkiyet olması ve pazar ekonomisidir. Ekonomiye çeki düzen vermenin ilk adımı, kapitalist sınıfın ekonomiye el atmış olmasına son vermekle başlar. Bunu, bu sınıfa hizmet eden siyasetçi uşaklardan isteyemeyiz. LO (10.04.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 131 - 1 Mayis 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?