Biden, Macron ve Putin’in savaşlarına girmeyi reddedelim!
Bir yıldır Ukrayna’dan korkunç bir trajedinin görüntüleri geliyor: bombalanan ve yıkılan şehirler, mahzenlerde ya da yıkıntıların ortasında yaşayan aileler, çamurlu siperlerde saklanan askerler... Bu barbarlık, çok yakınımızda, Avrupa topraklarında gerçekleştiği için daha da çarpıcıdır.
Ama aslında savaş, her gün araba montaj hatlarında, şantiyelerde, hastanelerde ya da ofislerde gördüğümüz Afrika, Orta Doğu ya da eski Yugoslavya’dan gelen pek çok işçi için yeni bir gerçeklik değil. Birçoğu daha önce de aynı acıları yaşamış ve aynı derecede ölümcül çatışmalarla harap olmuş ülkelerinden kaçmak zorunda kalmıştır.
Batı ülkelerindeki insanlar bu tür dehşetlerden kurtulmuş olsa da, hükümetleri savaşı dünyanın dört bir yanına yaymaktan asla vazgeçmedi. Emperyalist sistem içinde, tüm burjuvaziler ve onların devletleri kâr için, pazarlar için, hammaddelerin ve nüfuz alanlarının kontrolü için sürekli bir mücadele içindedir. En güçlü olan en zayıf olanı ezerek hüküm sürer. Bu ekonomik savaş, yüz binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan kalıcı çatışmalar yaratmakta ve sürdürmektedir. Emperyalist dünyada barış, en iyi ihtimalle iki savaş arasında bir ateşkestir.
Bir yıl boyunca Biden, Batılı ve Ukraynalı liderlerin özgürlük ve demokrasi savunucuları olduğu yalanlarıyla beslendik. Putin kesinlikle, servetlerini işçileri sömürerek ve ülkenin zenginliklerini yağmalayarak kazanan azınlıktaki bürokratların ve zengin işadamlarının çıkarlarını temsil eden bir diktatördür.
Ama Biden özgürlüğü savunmuyor! ABD’nin kendisi de Grenada, Panama, Küba ve yakın zamanda Irak ve Afganistan’da olmak üzere birden fazla kez bir ülkeyi işgal etmiş ve hükümetini devirmiştir.
Batılı liderler Ukrayna’nın bağımsızlığını savunduklarını iddia etseler de, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan devletleri NATO’ya almak da dahil olmak üzere kendi etki alanlarına çekmeye çalıştılar.
Putin buna karşı çıkmak için Ukrayna’yı işgal etti ve bombaladığı Ukrayna halkını ve top yemi olarak kullandığı ülkesinin gençlerini küçümsediğini gösterdi. Ancak emperyalizm ve onun saldırgan politikası, bu savaşa yol açan gelişmelerde ezici bir sorumluluk taşımaktadır.
Ne derlerse desinler, Batılı büyük güçlerin hükümetleri Rusya’ya karşı bir savaş yürütüyorlar. Şimdilik kendilerini savaş malzemesi sağlamak ve Ukraynalıların savaşmasına ve ölmesine izin vermekle sınırlıyorlar. Ancak savaşın kendi mantığı var ve hiçbir şey çatışmanın genişlemesine yol açan bir sarmalı dışlayamaz. Özellikle de ABD’nin başını çektiği emperyalist kamp, ABD burjuvazisinin temsilcilerinin gözünde çok güçlü hale gelen Çin’e karşı giderek daha kavgacı hale geliyor.
Batı kampının kendi içinde, ABD ve Avrupalı müttefikleri arasında ekonomik alanla sınırlı bir başka savaş yürütülüyor. Rus gazı olmadan yaşamak zorunda kalan Avrupa, enerji için Amerikalı kapitalistlerden çok daha fazla para ödemek zorunda kalıyor. Amerikalı silah üreticileri Avrupalı rakiplerini ezerek rekor satışlar yapıyor.
Birkaç ay önce Biden tarafından açıklanan sübvansiyonlardan yararlanmak için Avrupalı endüstriler Amerikan topraklarına taşınmakla tehdit ediyor. Ukrayna’daki savaş Amerikalı kapitalistler için kesinlikle iyi bir anlaşmadır!
Bugün Fransa’da işçiler emekli maaşlarına yönelik saldırılara karşı çıkmalıdır. Enflasyon nedeniyle eriyen ücretlerini savunmalıdırlar. Bizi daha da kötü felaketlerle tehdit eden burjuvazinin açgözlülüğüne karşı yaşam koşullarımızı savunabilmeliyiz. Bugün bizi sömürenler, yarın bizi bir savaş meydanında ölüme göndereceklerdir.
"Kendi aramızda barış, zorbalara karşı savaş" diye haykırıyor Enternasyonal, işçilerin mücadele marşıdır. Devrilmesi gereken zorbalar ise kapitalistler, onların siyasi liderleri ve kurmaylarıdır.
(1.03.2023 LO, Başyazı)
