Sinif Mucadelesi

Bir tarafta ölüm kuyuları diğer tarafta Ergenekon bilmecesi!

Cuma 10 Nisan 2009

Ergenekon davasının birinci iddianamesinin sorgulaması sürerken, seçime dört gün kala ikinci iddianame açıklandı. Deyim yerindeyse, davanın Arap saçına döndüğü söylenebilir.

Ergenekon davası, AKP’ye göre, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni planlayarak, silah zoruyla devirmek, bu amaçla halkı isyana teşvik etmek veya isyana zemin hazırlamaya çalışmak amacını taşıyan örgütün yargılanmasıdır.

CHP’ye göre ise Hükümetin yurtseverleri, laikleri ve sivil örgütleri ve muhalefeti, AKP’nin devlet olanaklarıyla sindirme operasyonudur.

Her iki parti, kendi görev yerlerini açıkladı: AKP savcı, CHP avukat! Bu dava, bu biçimiyle devletin istihbarat organları, ordu ve gizli örgütlenmeleri içinde farklı anlayışların çatışması biçiminde sürüyor.

AKP, kendine göre yeni bir istihbarat ve güvenlik ağı oluşturmak istiyor. Bunu yapmak için eski kadroları temizleyerek yer açmak istiyor. Son günlerde açığa çıkan ama yıllar öncesinden bilenin Kürdistan’daki katliamlardan ölüm kuyularından sorumlu olanları, Susurlukta ortaya çıkan kişileri ve benzerlerini bir araya getirerek, baskı yaparak tasfiye etmek istiyor.

AKP, çıkarlarını temsil ettiği ve kendini iktidara getiren sermayenin “ılımlı islamcı” kesiminin yaşam tarzının hakim olması, çıkarlarının egemen olması, garanti altına alınması için çalışıyor. CHP ise, eski devletçi örgütlenme anlayışının ve çıkar ilişkilerinin sürmesinden taraf.

Bu iki farklı çıkarın Ergenekon davasına bakışında sosyalistlerin taraf olması gerekmiyor. Sosyalistler, Kürdistan’daki cinayetlerin, Susurluk’un, Çorum, Maraş, Sivas, 1 Mayıs 1977 katliamlarının, 12 Eylül askeri darbesinin hesabının sorulması, sorumlularının yargılanmasında taraftır. Ancak, Ergenekon bununla alakalı değil.

Çünkü iki taraftaymış gibi görünün AKP ve CHP’nin de zemini, burjuva düzenin sürmesi amacıyla toplumdan gizlenen işleri yapan, gizlice örgütlenmiş devlet kurumlarının, burjuvazinin hangi kesiminin veya hangi partinin emrinde çalışacağıdır. AKP ve CHP aynı zeminde. Farklı olan zemin, bu düzenden ve düzenin kurumlarından baskıdan başka bir şey görmeyen emekçilerin zeminidir.

Başbakan, bir gazetecinin Ergenekon davası nereye varacak sorusuna, “demokrasi” diye cevap verdi. Ama demokrasiden ne anladığını, içini neyle doldurduğunu açıklamadı. Açıkçası, halkla dalga geçiyor!

Önceki dönemlerde de Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yapısı ve yaptığı iş gereği olarak her zaman yasadışı eylemlerin odağı oldu. Olmaya da devam edecek. Keza, PKK’ye karşı mücadele bahanesiyle ordunun da böyle bir örgütlenme oluşturduğu artık açıkça biliniyor.

AKP’nin yönlendirmesiyle hazırlandığı belli olan Ergenekon davasında, sadece deşifre olmuş katilleri devre dışına çıkarmak için yüzeysel bir sorgulama ve yargılama yapılıyor. Kürdistan’da ve ona bağlı olarak yapılan birçok katliamın, gizli örgütlenmenin karar vericisi olan eski başbakan Tansu Çiller, eski genelkurmay başkanı Doğan Güneş gibileri göz ardı ediliyor. Hatta bizzat 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren en güzel şekilde himaye ediliyor.

Bu davanın bir yönü de AKP’nın yaptığı değişimlere, Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkilere karşı olan ve Avrasya seçeneğini öne çıkarmak isteyen milliyetçi kesimlerin geriletilmesidir. Milliyetçi kesim, son dönemde AKP’nin geliştirdiği ekonomik ilişkilerden ve uluslararası politikadaki değişim ve yönelimlerinden, kendi çıkarları arka planda kalacağı için rahatsızdır.

Ergenekon davasının birinci ve ikinci iddianameleri binlerce sayfa tutuyor. Sadece bu yöne bile ciddiyetini yok ediyor. Hükümet, kendi gündemini bazen de hayali gündemi dayatsa da, emekçilerin gündemi ve sorunları çok farklı. İşten atılmalar, işsizlik, düşük ücret, ağır çalışma koşulları gibi bir gün be gün yaşanan ağır sorunla ilgili hiçbir şey yapılmıyor. (01.03.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 130 - 3 Nisan 2009  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?