Sinif Mucadelesi

Fransız sömürgelerinde kitleler mücadelede

Pazar 15 Mart 2009

Fransız sömürgesi Antil Adaları’ndan biri olan Guadalup Adası’nda, sömürüye ve hayat pahalılığına karşı “Sömürüye Karşı Birlik” (LKP) önderliğinde 20 Ocak’ta başlayan genel eylem beş haftadan fazla bir zamandan beri, kalabalık kitlelerin katılımıyla devam ediyor. Ayrıca, komşu Martinik Adası’nda da 5 Şubat’tan beri genel grev bütün gücüyle devam ediyor.

Denizaşırı Bölgeler Bakanı Jego, önce görüşmeler sırasında ücret zammını kabul etti ardından bunu inkar etti, şimdi ise tehdit savurmaktadır. Patron ve hükümetler grevcilere karşı her zaman yapılan tehditlere başvurup, grevcilerin “kitleleri rehin aldığını” söylüyor.

Böyle bir ortamda, bu suçlama kabul edilemez ve gerçekten gülünç. Grev, neredeyse küçük bir imtiyazlı azınlık dışında bütün kitlelerin desteğine sahip. Örneğin 450 bin civarında nüfusu olan Guadalup’ta yürüyüşlere, 20 bin, 20 bin bazen 60 bin kişi katıldı!

Bütün kitleler grevi destekliyor çünkü herkes hayat pahalılığından etkileniyor. Gıda ve temel ihtiyaç maddeleri fiyatları Fransa’ya göre yüzde 20 ile yüzde 50 arasında daha yüksek. Bunun sorumlusu da biliniyor.

İthalat ve ihracat, bir düzineye yakın büyük ailenin tekelinde ve bundan yararlanarak kamu kuruluşlarının desteğiyle de bu aileler, kitleleri neredeyse haraca bağlamış durumda. Ayrıca toprakların büyük bölümüne sahipler. Önce şeker kamışı üretimiyle, şimdi muz üretimiyle devasa servet edindiler.

Bu ailelerin çoğu Beke yani eski köle sahiplerinden gelme. Büyük lüks içinde yaşıyorlar. Adalardaki her şey onların denetiminde ve Fransız devletinin yöneticileriyle sıkı ilişki içindeler.

Grevin esas isteklerinden biri Guadalup’ta ücretlere ayda 200 avro, Martinik’te ise 300 avro zamdır. Aynı zamanda onur grevidir çünkü Atil Adaları toplumunun çoğu Afrika ve Hint asıllı yoksullardan; işçi memur ve işsizlerden oluşuyor. Diğer yandan toplum piramidindeki zenginlik ve devlet yönetimi açısından yukarılara doğru gidilince zirvenin genel olarak Avrupa kökenli kişilerden oluştuğu görülüyor.

Guadalup ve Martinik’teki kitle mücadeleleri hakkında yapılan birçok yorum, bu mücadelenin temel olarak onur mücadelesi olduğunu ve bölgeye özgü olduğunu söylüyor. Ancak hayat pahalılığı sadece Beke’lerden kaynaklanmıyor.

Onların da ötesinde, Fransız olanlar dahil, Total da dahil olmak üzere büyük Avrupa şirketleri sorumludur. Örneğin Fransa’nın en zengin ve en güçlü şirketi olan Total, bir yan kuruluşu yoluyla Antilles’deki bütün petrol ticaretini tekelinde bulunduruyor. Şunu hatırlatmakta yarar var; başlayan toplumsal yangının kıvılcımını aşırı petrol fiyatları oluşturdu.

Fransız hükümeti genel grevi bölmeye çalışıyor

Fransız hükümeti iki hafta boyunca Guadalup’taki genel grevi yok saydı. Ardından, Sömürge Bakanı Jego’yu yangını söndürmek için gönderdi. Jego, hareketi bölmek için bazı manevralar yaptı. Örneğin, adada benzin dağıtımı felç olduğundan dolayı ulaşım tamamen durmuştu. Bu nedenle de greve katılmayan ve hatta greve karşı olanlar bile çalışamaz durumdaydı. Üstelik ulaşım sorunu nedeniyle, üniversiteler dahil bütün okullar kapalıydı.

Önce benzin dağıtımını sağlamaya çalıştı. Böylece en bilinçsiz kitleleri kullanıp, genel grevi bölmeye çalıştı. Buna ek olarak adaya ayak basar basmaz, grevi yöneten LKP (Sömürüye Karşı Birlik) yönetimiyle görüşmeyip, küçüklerinden büyüklerine kadar patronlar, önde gelen aydınlar, kendilerini sivil toplum olarak tanıtan yazar, öğretim görevlileri ve tanınmış yurtsever iki üniversite profesörü ile televizyonda program yapıp kitleleri etkilemeye çalıştı.

Ama LKP bunu tepsi ederek, sözü edilen kişileri uyararak kitle hareketi adına konuşma haklarının olmadığını ve böyle bir şey yaparlarsa onlara tepki göstereceklerini belirtti. Böylece bu kişiler tedbirli davranarak kendi adlarına konuştuklarını ve kararın onlara ait olmadığını özellikle belirttiler. Böylece Jego’nun manevrası boşa çıkmış oldu.

Jego, birkaç günlük görüşmeden sonra LKP’nin bazı isteklerini, özellikle de ayda 200 avroluk ücret zammını kabul etti. Ama adadaki büyük patronlar bunu kabul etmeyip Fransız hükümeti ve MEDEF (Fransız TÜSİAD’ı) ile ilişkiye geçip Jego’yu apar topar adadan gönderdiler. Sarkozy’nin yaptığı ikiyüzlü açıklamalarına rağmen genel grev bütün hızıyla devam ediyor.

Grevin etkisi

Guadalup’ta grev her yerde bütün etkisiyle devam ediyor. Büyük caddelerden, işyerleri önünden geçildiğinde, her tarafta grev gözcülerinin nöbet tutuğu görülüyor.

Grevci emekçiler aldıkları kararlarla denetimlerini sürdürüp, gerektiğinde bazı işyerlerini açıyorlar ve gerektiğinde de kapatıyorlar. Örneğin, petrol dağıtımını tekelinde bulunduran SARA şirketinde çalışan CGTG (Guadalup CGT’si, sendika) emekçileri, tüp gaz dağıtımını sürdürme kararını aldı. Ek olarak üç gün boyunca petrol istasyonlarını açarak, dağıtım yaptılar, ardından Pazartesi gününden itibaren yeniden dağıtımı durdurdular. Liman işçileri ise, ilaç ve tıbbı malzemeler gibi acil ihtiyaç maddeleri taşıyan konteynerlerin boşaltılması dışında bütün işleri durdular.

Havaalanında, uçaklara yakıt verilmiyor, uçaklar yakıt için yakın adalara gitmek zorunda. Şimdi su ve elektrik dağıtımı dışında bütün çalışma durmuştur. Arada bir kısa aralıklarla elektrik kesintisi oluyor. LKP yönetiminin aldığı bir karar gereği, su dağıtımı işinde çalışanlar, hiç kimsenin suyunu kesmeme kararı adı. Çöpler toplanmadığı için her tarafta müthiş koku olduğundan LKP komiteleri bu soruna çözüm bulmak için harekete geçtiler. Çünkü bundan etkilenen yine kitlelerdir.

Kitleler genellikle, LKP militanlarını destekliyor ve her fırsatta “bizim için yaptıklarınızdan dolayı sizlere teşekkür ederiz”, “en sonunda birlik olduk” diyorlar. Geçen hafta LKP, 200 kişilik ekipler oluşturup, farklı bölgelere gidip kitlelerle görüştüler ve kitlelerden büyük ilgi gördüler.

Diğer yandan hükümet ve devlet yetkilileri her fırsatta eyleme karşı çıkıp “taşkınlıklardan ve yağmalardan” şikayet ettiler. Evet, istenmeyen bazı olaylar oldu. Bazı dükkanların kapıları kırılıp, yağmalandı. Ama bu gibi olaylar genellikle, işsizliğin yüzde 30’un üzerinde, çok yaygın olduğu ve en az yarısını gençlerin oluşturduğu semtlerde oluyor. Her altı kişiden biri yoksulluk sınırının altında ve yoksulluk yardımı alan 25 bin kişi var. aslında şaşılması gereken bu gibi patlamaların çok daha önce olmamasıdır.

Patronların, kitlelerin isteklerini yerine getirmeye karşı çıkmaları ve hor gören ve saldırgan tavırları ve de buna Jego ile Başbakan Fillon’un yalanları ve verdikleri sözü tutmamaları kitlelerin öfkesini arttırıyor. Buna tepki olarak Guadalup’un önemli güzergahlarında gençler barikatlar oluşturdu ve öfkelerini sokağa döktü. “Taşkınlıklara” karşı çıkabiliriz ama LKP ve sendikaların temel istekleri karşılanmadığı müddetçe Guodalup’taki durum yatışmayacak.

Dört haftadan beri harekete geçmiş olan 10, 20 ve hatta 60 bine çıkan kitlesel sokak gösterilerine katılan kitlelerin üç kuruş ile yetinmeleri kabul edilemez! Kitleler gerçek ücret zamları, iş güvencesi, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının uygun seviyeye indirilmesi, benzin ile gaz fiyatının düşürülmesini istiyor.

Guadalup’taki kitlelerin mücadelesi devam ediyor. CGTG’nin bir militanında belirttiği gibi “ bu mücadele ile şimdiden çok önemli bir şey kazandık: Kendimize güveni sağladık. Guadalup’ta durumun değişmesi için mücadeleye hazır erkek, kadın ve gençlerin olduğunu gördük. Yaşam, maddi ve moral koşullarımızı tek bir mücadele ile tamamen değiştiremeyiz ancak mümkün olan en çok hakkı almak için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Bu mücadelenin sonucu ne olursa olsun, bize karşı olanlara şimdiden şunu söyleyebiliriz, bu mücadele dursa da ileride yeniden daha güçlü, daha köklü ve daha bilinçli ve daha çok militanın katılacağı bir mücadele olacaktır.” LO (06.02.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 129 - 6 Mart 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?