Türkiye uçuşa geçti: Zamlar, işsizlik, borcunu ödeyemeyen... İşçi sınıfına saldırı paketinin biri bitmeden diğeri geliyor
Bir ekonomik paket daha açıklandı; geçen yıl söylenen rakamların hepsi değiştirildi. Fazla bir önemi yok zaten şimdiye kadar verilen hiç bir rakam gerçekleşmedi. Paketin IMF dayatması olduğu tartışması yapılıyor; ne olursa olsun önemli olan patronların kasalarını doldurmak için işçilerin daha fazla kemer sıkacak olmasıdır.
Ekonomik tüm göstergeler olumsuza gidiyor; işsizlik, enflasyon, dış borç, faiz; olumluya giden hiç bir alan yok. Sadece işçiler, ücretliler, köylüler için değil, patronlar için de kayıp var. Sadece devlete borç veren yerli ve yabancı sermaye, bir de Erdoğan ve damadın çevresindeki patronlar, kasalarını şişirmeye devam ediyor. Örneğin Türkiye ihtiyacından fazla elektir üretiyor, zam değil indirim olması gerekirdi. Zam, zarar eden şirketler için yapıldı.
Tüm ekonomi bu çarkın dönmeye devam etmesi için çalışıyor. Açıklanan Sayıştay raporları, hayvancılıktan sağlığa, SGK’dan inşaata kadar her alanda; devletin kasasını doğrudan ve dolaylı vergilerle dolduran işçi sınıfının ürettiği zenginliğin nasıl yağmalandığını gösteriyor. İşçi sınıfının ürettiği değer yağmalanırken, işçi sınıfına düşük ücretle ölümüne çalışma, izbe yerlerde yaşama, işsizlik reva görülüyor.
Yetmezmiş gibi geçmiş kazanımlara el uzatılacak. SGK batıyor bahanesiyle emeklilik yaşı, emeklilik aylığının düşürülmesi, kıdem tazminatının patronlara peşkeş çekilmesi başka yollarla yeniden gündeme gelecek. Erdoğan ve bakanları, bürokratlarla birlikte patronların kasalarına akan tam bir yağma düzeni işletiyor.
AKP iktidara geldiğinde, dindar oldukları gerekçesiyle çalmayacaklarını düşünenleri, ya kendilerine benzettiler ya da bezdirdiler. Kriz derinleştikçe yağma düzenin dışında kalan, cebini dolduramayan AKP’lilerden gelen itirazlar artıyor. Bu nedenle parti içindeki tartışmaların sonu gelmiyor; biri bitti derken diğeri başlıyor. Ancak unutulmamalı ki parti içinden veya arti dışından AKP’ye yönelen eleştiriler, AKP’nin işlemesi için çalıştığı sistemin temellerini sorgulamıyor.
Örneğin CHP, açıklanan ekonomik programın IMF programı olduğu ileri sürdü. Muhtemelen doğrudur. Ancak esas sorun ekonomik programın IMF tarafından hazırlanması değil, sorun yerli olsun yabancı olsun patronları koruması, işçi sınıfından alıp patronların kasalarını doldurmasıdır. CHP Erdoğan’ı, damadını, beşli çeteyeyi diline doladı ama bir sınıf olarak işçinin ücret ve haklarının budanacağını ve tam aksine bir sınıf olarak patronların destekleneceğini görmezden geliyor.
Sadece düşük ücret, uzun çalışma, ödenmeyen fazla mesai ile değil; işçinin ücretinden kesilen işsizlik fonu, vergiler, SGK üzerinden sağlık kesintisi, KDV üzerinden, doğrudan zamlarla ve daha bir çok yolla, işçiden alınıp patronların kasasına akıtan bir sistem var. Esas karşı çıkmamız gereken bu sistemin kendisi. Bunu ancak bu kâr düzeninden doğrudan zarar gören işçi sınıfı yapabilir.
Milyonlarca işçinin, patronların düzenini sürdürenlere karşı çıkmaya yetecek gücü var. Geçmişte bunun örnekleri çok. Olmaz denileni olduran, yasak dineleni serbes bıraktıran, yasaları değiştirten mücadeleleri vermiş bir sınıfın mirasçısıyız.
Bu mirasa sahip çıkmak, en azından haklardan geriye düşmemek gerekir. İşte bunu başarmak için işçilerin önce kendilerine, diğer işçilere güvenmeleri; işyerinden başlayarak, her düzeyde birlik olmak, bir an önce örgütlenmek gerekli. (03.10.19)
