Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2009 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 127 - 2 Ocak 2009 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > Belediye
İşimiz zor ama imkansız değil
Belediye seçimi tarihi yaklaştıkça adayların vaatleri, yalanlarının ardı arkası kesilmez. Kimileri kadro garantisi, kimileri iş garantisi, kimisi kolay işte çalışma vaat eder. Bazıları da haksız saltanatı ve ayrımcılığı ortadan kaldıracakmış!
Seçim yaklaştıkça daha yenileri ortaya çıkacak. Taşeronda on yıldır çalışan işçiler, başkanın vaatlerine karınlarının tok olduğunu rahatlıkla söyleyebilir.
Çünkü ilk işe girdiklerinde de işçi kadrosu verileceği sözü almışlardı. Bu yüzden beş yıl hiç seslerini çıkarmadan, sadece asgari ücretle çalıştılar. Baktılar ki olacak gibi değil, örgütlenmek gerektiğine inanmaya başladılar. Sendikalaşmayla ekonomik ve sosyal haklarını geliştirdiler. İşyerinde çalışma koşulları diğer belediye taşeronlarına göre daha iyi olduğundan bunun nedeni işçilerin sohbetlerine yansıyor.
Ancak ilginç olan, işçiler çalışma koşulları açısından işverene güvenmezken sendikacılar mevcut başkanı desteklememizi istiyor. Sanki iş garantisini, işçi kadrosunu işveren verecekmiş gibi bir hava oluşturuyorlar. Oysa hiç de öyle olmadığı görülüyor. Sendika sadece üye sayısı açısından bakıyor. Onlar için üyelik devam etsin, işçilerin çalışma koşullarının nasıl olduğuyla ilgilenmiyorlar.
İşyerine, başkan sayesinde örgütlendiler. Sanki üzerlerinde ağır yük varmış gibi davranıyorlar. Oysa sendika her koşulda işçinin çıkarlarını korumak amacıyla mücadele temelidir. Kim seçilirse seçilsin, işverenin tavrını değiştirecek olan işçilerin örgütlülüğüdür. Eğer işçiler, örgütlü bir şekilde mücadele yolunu seçmezse hiç bir şekilde iş garantisi sağlanamaz.
İşveren, yeniden seçilmek için akla gelmeyen her oyunu oynuyor. İşini ciddiye alıyor. Bunun en somut örneği seçim bölgesinde oturan her işçinin hangi sokakta çalıştığını öğreniyor ve bizzat çalıştığı sokakta görüşerek kendisine çalışmasını istiyor. Düşünün bir belediye başkanı, sokakta işçi ile görüşüyor. Doğal olarak işçi, kendisinin önemsendiğini düşünmeye başlıyor. Farkına bile varmadan enerjisini işverene veriyor. Belediye başkanı seçildikten sonra bir beş yıl daha işçinin yanına uğramayacağı kesin. İşte burada sorun, bu işçi arkadaşa kimin bilinç vereceği, onun kimin önemsemesine değer vermesi gerektiği sorunun çözümünden geçiyor.
Bu nedenle sendikanın tavrı önemli. Aynı zamanda bilinçli işçilerin, arkadaşları arasında gelişen durumları çok net şekilde anlatması ve güven sağlaması gerekiyor. Bu yol zor ama inkansız değil. (Bir işçi)