Sinif Mucadelesi

Kürtçe televizyon

Çarşamba 7 Ocak 2009

Kürt halkının talepleri uzun yıllardır var. Bu taleplerin ve hakların kazanılma yolları uzun ve çetin mücadelelerle dolu. Kürt halkının kendi anadilinde rahatça konuşma ve anadilinde yazıyla kendini ifade etme mücadelesinin nedeni Türk devletinin inkar politikasının bir sonucudur.
Bu inkar politikasına karşı mücadeleler, değişik yol ve yöntemlerle günümüzde de devam ediyor, bundan sonra da devam edeceği de kesin. Önemli olan Kürt halkının ve ezilen emekçilerin haklarını kazanmasının nasıl, hangi yolarla mümkün olacağıdır.

Bir halkın kendi dilende konuşma ve yazma hakkı burjuva devrimlerinde çözülmesi gereken sorunlardan biridir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, Kürt halkının en basit dil sorunu bile çözülmediği gibi bazılarında binlerce yıldır yaşadıkları şehir, ilçe, köylerine ve hatta çocuklarına kendi dillerinde isimlerini koymaları bile yasaklandı. Hatta isimler Türkçeleştirildi. Kürtçeyi çağrıştıran kelimeler, hatta harfler yasak kapsamına girdi. Binlerce soruşturma ile karşı karşıya kalındı.

Kürtlerin mücadeleleri zaman zaman inişli çıkışlı dönemleri olmakla birlikte günümüzde artık inkar edilemeyecek boyuta geldi. Burjuva Türk devleti istemeyerek bazı haklar vermek zorunda bırakıldı.
Önce Kürtçe isimler yazılmaya başladı. Şimdi teknolojinin gelişmesiyle Kürtler kendi dillerini öğrenme yollarını aramaya başladılar. Şimdiden 10-15 televizyon yayını, yüzlerce dergi ve radyo yayını var.

Türk burjuva devleti, Kürtlerin isyankar seslerine karşı yeni önlemler alma gereğini duymaya başladı. Yoksu Kürtleri sevdiklerinden değil. Sadece Kürtlerin hak arama taleplerini sekteye uğratmak için kendilerince “alın size televizyon, bizim düşündüğümüzü düşünün” diyor ve böylece sorunun çözülmüş olacağını düşünüyorlar.

Üstelik bu Kürtçe televizyon misyonunun ötesinde diğer azınlıklarla eş anlamda tutarak yayınların çeşitliliğinden bahsediyorlar. Çünkü diğer azınlıkların devletin talepleriyle çekişmedikleri için sorun olmuyor.

Devletin asıl sorunu, Kürt sorunun nasıl ortadan kaldırılacağıdır. Çünkü silahlı mücadele yöntemleriyle PKK ile Irak Kürtleri arasındaki pazarlıklar bir döneme daha damgasını vurmaya devam edecek.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin sunduğu taleplerin içeriği, Türk devletinin reddedemeyeceği şekilde.

Sadece, bugüne kadar Kürt halkına karşı topyekün savaş siyasetini savunan ordunun ve milliyetçilikle yönlendirilmiş Türk halkını bu taleplere hazırlama sorunu var.

Hatta Talabani, Kerkük’te resmi tabelalara Kürtçenin yanında Türkçede ekleyerek, hükümetin kullanabileceği bir propaganda malzemesi de verdi bile. Ancak sürecin biraz zamana ihtiyacı olduğu kesin.

Yerel seçimle birlikte televizyon yayını AKP için oy getirisi olarak görülüyor. Diğer taraftan ise Talabani ve Barzani’nin eve dönüş için düzenleme yapılması, ateşkesin sağlanması gibi önerilerinin seçim sonrasına bırakılacağa benziyor. Şimdilik, hızlı bir görüş değiştirmeye hazır olmadıkları görülüyor.

Ancak, ABD’nin Ortadoğu politikaları ile hükümetinkiler örtüştüğü için bir anlamda da ABD, AKP Hükümetini ikna etmeye çalışıyor.

Bütün bu manevralar Kürt halkını ve ezilen emekçilerin özgürleşmesine hizmet etmeyecek. Nasıl ki mevcut devlet ve özel kanallar, sermayenin çıkarlarına hizmet edecek biçimde düzenlenmiş, şimdi aynı iş bir düzeyde Kürtçe yapılacak.

Altyapısı bile hazırlanmadan yayına başlayan Kürtçe televizyon daha çok PKK’ya karşı alternatif oluşturmaya yöneliktir.

Kürt halkının kendisini özgürce ifade etmesinden doğal bir şey yoktur. Tüm anti demokratik baskıların ortadan kaldırılması Türk ve Kürt emekçi sınıfların çıkarlarını ortaklaştıracak mücadele yolları ve örgütlenmeden geçer. (29.12.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 127 - 2 Ocak 2009  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?