Sinif Mucadelesi

Gazze bombalanıyor : Katiller ve suç ortakları

Salı 6 Ocak 2009

Batılı siyasetçilerin ve birçok haber yorumcusu İsrail’in Cumartesi günü Gazze’ye karşı başlattığı ve çoğu Hamas militanı değil çocuklardan oluşan yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıları orantısız güç kullanma olarak açıkladı. Bu kişiler “orantısız” kelimesinin arkasına saklanarak Filistin füzelerinin yol açtığı birkaç zarar ile Gazze’de yapılan katliamı eş tutarak İsrail devletinin siyasetini mahkum etmiyorlar.

360 km kareden oluşan Gazze şeridinde üst üstte yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon insan, iki yıldan beri İsrail’in uyguladığı ambargo yüzünden gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve ekonomi için gerekli her şey gülünç miktarlarda ulaştığı için çok zor şartlarda. Bu ambargonun şimdiye kadar kaç kişinin canına mal olduğunu kimse bilmiyor.

Hamas yöneticilerinin rakip diğer Filistin hareketlerini yok edip Gazze şeridinde diktatörlük uyguladıkları bir gerçek. Hamas’ın 2006 seçimini kazanması ve Filistin kitlelerinin çoğunluğunun onun kollarına itilmesinin esas suçlusu 1993’de imzalanan Oslo Anlaşmaları’ndan sonra iktidara gelen farklı İsrail hükümetlerinin uyguladığı siyasetler değil mi? Oslo Anlaşmaları’na göre İsrail’in 1967’den sonra işgal ettiği topraklar üzerinde 5 yıl sürecek özerk idareden sonra bağımsız bir Filistin devleti oluşturulacaktı. Ama gerçekler tamamen farklı oldu. Filistinlilerin yaşadıkları “işgal edilmiş” bölgelerde İsrail yerleşimlerinin sayısında çok önemli artış yaşandı. Filistinli çiftçiler zorla topraklarından kovuldu, ulaşım gittikçe büyük engellerle karşılaştı ve ek olarak her türlü hakaret ve aşağılamalar var.

ABD, Fransa, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler lafta “barış sürecinin” yeniden başlamasından yana olduklarını söylüyor. Ama bunların hiçbiri, İsrail’in siyasetini samimi bir şekilde mahkum etmediği gibi siyasetini değiştirmesi için İsrail’e en küçük bir baskıda bile bulunmadılar.

Çünkü İsrail, bu bölgede onların en iyi müttefikleridir. Tabii ki bu bölgede Batılı güçlerin Arap hükümetlerinin çoğuyla da çok iyi ilişkileri var. Bunlar daha güvenilir değil, çünkü hükmettikleri halklar, ABD’ye ve müttefiklerine güvenmiyorlar. İsrail ise uzun zamandan beri Batılı güçlere dayanmayı tercih edip Arap halkına el uzatmadığı için ideal bir jandarma olarak görünüyor. Bu uygulanan eski bir siyasettir. 1956’da Nasır, Süveyş Kanalını devletleştirdiğinde, İsrail hükümeti Fransa’nın isteği doğrultusunda Mısır’a saldırmıştı.

İsrail yöneticileri bu sözü edilen siyaseti uygulayarak kendi halkını da rehin aldılar. Muhakkak ki Gazze bir gettodur. Ama, İsrail sınırlarını kocaman bir duvarla ören idareciler de başka bir getto oluşturmuştur.
Büyük güçlerin bölgedeki emperyalist düzenlerini devam ettirebilmek için uyguladıkları ikiyüzlü siyaset ters dönebilir. Gazze’nin bombalanmasının ardından Batılı güçleri ve İsrail’i destekleyen ülkelerdeki kitle yürüyüşleri bunun bir belirtisi. Bu saldırılar sonucu ortaya çıkan nefreti İsrail’in Gazze’ye karşı kara saldırısı için sınırda yaptığı hazırlıkların azaltmayacağı kesin.

Bu ülkedeki emekçiler de Gazze’deki kitlelere karşı yapılan bu vahşi saldırılara karşı yapılan protestoları destekliyor. LO (29.12.2008)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 127 - 2 Ocak 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?