Eski ve yeni uşaklar
İtalya’da genel seçimlerinden sonra popülist Beş Yıldız ile aşırı sağcı Kuzey Ligası arasında bir koalisyon hükümeti oluşturuldu ve şu anda İtalya’yı bu koalisyon yönetiyor.
Mart seçimlerinin ardından geçen bitmez bilmeyen süreyi tanımlamak için akla hayale gelen her türlü sıfat kullanıldı. Bu dönemde kalitesiz televizyon dizilerini anımsatan siyasi güçler, “değişim yapma” iddiasında bir hükümet oluşturdu. Ancak şimdiden bakanlık koltuklarını almak için her şeyi yapmaya hazır olduklarını şimdiden gösterdiler. Bu açıdan bakıldığında eskiye göre hiç bir değişiklik yok.
Cumhurbaşkanlığı açısından bakıldığında, P. Savona gibi bir bakanın atanması “Avrupa karşıtı” olarak algılandığı için “piyasaya” korku saçacağı düşünüldü. Mide bulandırıcı şekilde yüz binlerce göçmeni sınır dışı edeceğini açıkça söyleyen aşırı sağcı Salvini’nin İçişleri bakanı olmasına söylenecek laf bile bulunamadı. Göçmen kadın, erkek ve çocukların derin bir ümitsizliğe sürüklenmeleri borsayı hiç de etkilemeyeceği için onları kaderlerine terk edebiliriz!
Geçmişte İtalya’da temel sorunun “değişim güçleri” ile eski siyasi güçler arasında, yani merkez sol Demokrat Parti ile merkez sağ Forza İtalya arasındaki, bir çeşit savaş gibi gösteriliyordu ve kimse kitlelerin sorunlarıyla ilgilenmiyordu. Ayrı bir sınıf olan emekçiler ve onların yaşam sorunlarıyla kimse ilgilenmedi ve hala ilgilenmiyor. Çıkar kavgası yapan farklı siyasi güçler, arada bir emekçileri koz olarak veya vurucu güç olarak kullanmak istiyor.
Bazı gerçekleri hatırlamada yarar var. Ekonomi “canlandı” iddiasının öne sürüldüğü dönemde emekçilerin çalışma ve yaşam şartları daha kötüye gitti. Bunun en basit örneği ölümcül iş kazalarındaki artış. Gazeteler, farklı siyasi parti liderlerinin açıklamaları ve Salvini ile Di Maio’nun duyuruları ve niyetleri hakkındaki yazılarla doluydu.
Ancak işçiler, inşaatlarda, fabrikalarda, kara ve demir yollarındaki iş kazaları sonucu öldü. Bu konuda bir sürü “güvenlik kültürü” yok yorumları yapılıyor olsa da esas sorun bu değil. Esas sorun, sermaye ile emek gücü arasındaki güç dengesinin gittikçe emeğin aleyhine bozulmasıdır.
Salvini ve Di Maio, bazı güç odaklarının Başkan Matarella’ya baskı yapıp onun Savona’nın ekonomi bakanı olmasına itiraz etmesini sağladıkları için tepki gösterip “halka” seslendiler. Ancak gerçek güç odakları bilindiği gibi büyük sermayenin toplum üzerinde uyguladıklarıdır.
Ancak bunları gerçekten gündeme getirmek, kapitalizmin iktidarını tartışmaktır. Ne Kuzey Ligası ne de Beş Yıldız böyle bir şeyi bir saniye bile aklından geçirmez. Tam aksine bu düzenin çok sıkı savunucuları. Bir sürü vaatte bulunup, kitlelerin göçmenlere ilişkin ön yargıların da sömürüsünü yapıp kullanıyorlar.
4 Mart seçimlerinden önce büyük burjuvazinin en ileri gelen sözcülerinin Demokrat Parti ve Forza İtalia koalisyonunu savunduğu bir gerçek. Ancak bu, Salvini ve Di Maio’nun kitleleri savunduğu olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Sadece toplumda derin bir bunalım olduğunu ortaya koyuyor.
İktidardaki popülist partilerin iktidarda kalma süreleri; büyük sermayeye verecekleri hizmete, kitleleri aldatıp onları kandırarak burjuvazinin yalanlarını yutturabilmelerine bağlı. Burjuvazinin onlardan beklediği, kitlelere güzel laflar edip acı reçeteleri yutturmak ve tüm bunları, onlardan önce iktidar olan merkez soldan dahi sorunsuz şekilde, daha şık yapmaları.
Önümüzdeki aylarda farklı siyasi çevrelerin yöneticilerinin yurtseverlik duygularını kullanarak koşucaklarını duyacağız. Merkez solun eski bir bakanı olan Calendra şimdiden “Cumhuriyet Cephesi” oluşturduklarını duyurdu. Liga ve Beş Yıldız güçleri ise “Milli Hakimiyete” karşı yapılan saldırılara karşı gelmek için seferberlik başlatacaklarını duyurdular.
Bu yeni gırgır savaşında emekçiler bir taraf olmak zorunda değil. Bizi ilgilendiren savaş, sermayenin emekçilere karşı yürütmekte olduğu savaş. Bizim seferber olmamız gereken savaş, sermayeye karşı olan savaştır. l’İnternazionale (08.06.2018)