Sinif Mucadelesi
Irak

Musul geri alındı ama kitleler hala bedel ödüyor

Pazar 6 Ağustos 2017

Irak Başbakanı Haydar El Abadi 9 Temmuz’da alelacele yaptığı bir açıklama ile Haziran 2014’ten beri DEAŞ milislerinin elinde bulunan Musul’un geri alındığını duyurdu. Ancak Dicle Nehri boyundaki Meydan Mahallesi cihatçıların elinde ve ABD savaş uçakları burayı bombalamaya devam ediyor. Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’un nüfusu 2 milyondu, şimdi kent adeta harabeye döndü.

8 ay önce başlayan Musul savaşı sonunda 860 bin kişi bombalamalar ve DEAŞ milislerinin teröründen kurtulmak için kenti terk etti. Şimdi 200
bin kişi geri geldi, çoğukentin doğusuna yerleşti. Binlerce kadın, erkek ve çocuk, ABD’nin öncülüğündeki koalisyon askeri güçlerinin bombardımanları sonucu öldü.

Irak’taki kitleler için bu “zafer” acıların sonu anlamına gelmiyor. Onlar, ülkenin 2003’de ABD tarafından işgal edilmesinden bu yana, hem savaşın hem de farklı milis güçlerin, ülkenin belirli bölgelerini hakimiyetleri ve denetimleri altına almak için verdiği silahlı çatışmaların bedelini ödüyor. ABD ve İngiliz ordusu, 8 yıl süren savaş ve işgalinin sonucu olarak ülkede, DEAŞ dahil, bir sürü silahlı milisin oluşumuna yol açtı.

Koalisyon askeri güçlerini yöneten ve Bağdat’taki merkezinde bulunan ABD generalinin yaptığı bir açıklama ve itirafa göre DEAŞ’ın milis güçleri, Irak’ın farklı bölgelerinde ve Rakka dahil Suriye’de daha farklı bölgelerde askeri varlığını sürdürebilecek konumda. Sonuçta DEAŞ tamamen yenilgiye uğrasa da bu ne milis güçlerinin varlığına ne de bölgenin Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olarak bölünmüşlüğüne son verecek.
Musul’da DEAŞ’a karşı mücadelede oluşan birlik
görüntüsüne rağmen Irak hükümeti ve Türkiye ile İran veIrak Kürtleri gibi desteklenen rakip milisler arasındaki rekabet devam ediyor. Üstelik her silahlı güç, muazzam petrol kaynaklarına sahip bu bölgede en iyi konumu elde etmek istiyor.

Irak Özerk Kürt Bölgesi Başbakanı Nehçivan Barzani 2016 Ekiminde şöyle bir açıklama yapmıştı: “Musul kurtarılır kurtarılmaz, müttefiklerimizle Bağdat’ta bir araya gelip bağımsızlığımızı gündeme getireceğiz.” Kürt askeri birliği Peşmerge, Musul askeri harekatının ilk safhasına katılıp bu bölgenin 2005 yılından beri Irak Kürdistanı’nın bir parçası olduğunu belirtti. Irak merkezi hükümeti Peşmergelerin sonraki aşamalarda askeri operasyonlara katılmasına karşı çıktı.

Ancak Kürtler, kendilerine ait olduğunu söyledikleri bölgelere, özellikle de Bağdat ile paylaşamadıkları çok zengin petrol yataklarına sahip olan Kerkük bölgesine, fiilen askeri bakımdan hakim konumunda. Irak Kürdistanı yöneticileri, yıllardan beri iddia ettikleri bağımsızlığı resmileştirmek için 25 Eylül’de bir referandum yapmaya karar verdiler.

Türkiye ise bölgedeki Sünni halkı koruma iddiasıyla DAEŞ’e karşı harekata katılmak istemişti. Aslında Türkiye’nin esas derdi, bölgede bağımsız bir Kürt devletini engellemek. Çünkü Suriyeli Kürtler de bunu örnek alarak aynısını isteyecek. Türkiye aynı zamanda İran’ın, Irak’ta maddi destek verdiği Şii milisler ve özel askeri güçleri olan Devrim Muhafızları sayesinde güçlenmesini engellemek istiyor.

Aslında yıllardan beri büyük güçler, Irak üzerinden
müdahale edip, bölgedeki güçleri kullanıp, buradaki etki alanlarını büyütmeye çalışıp belirleyici güç olmayı hedefliyorlar.
Bölgede yaratılan mevcut durum, farklı emperyalist
güçlerin yaptığı müdahalelerin sonucu. Emperyalist güçler hiçbir zaman barbarlığa karşı savaşmıyor, kargaşayı bitirmiyor. Tam aksine barbarlık ve yıkım şartlarını yaratıp büyütüyorlar. LO (14.07.2017)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2017  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı:230 4 Ağustos 2017  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?