Sinif Mucadelesi

Her darbe yeni baskılar getiriyor!

Cuma 3 Şubat 2017

1960, 1970, 1980 ve 2016; tümü esas olarak işçi sınıfına ve ezilenlere darbe vurdu.

1960 askeri darbesinde, Albay Alpaslan Türkeş ön saflardaydı. Darbenin başı genelkurmay başkanı Cemal Gürsel, darbeden sonra cumhurbaşkanı oldu. Darbe içinde darbe oldu, Türkeş Gürsel’i vurdu. Gürsel tedavi edilirken, Türkeş’in tırnakları söküldü ve sürgüne gönderildi, elbette refah içindeydi. Döndüğünde yaptığı şey işçileri ve işçi hakları için mücadele eden solcuları katletmek oldu.

Darbe olduğunda başbakan Adnan Menderes, cumhurbaşkanı Celal Bayar idi. Derbeciler tarafından hazineyi boşaltmak ve zorunlu din dersi getirerek dini gericiliği kışkırtmakla suçlandılar. Her ikisi, iki bakanla birlikte idama mahküm edildi. Bayar, yaşlı olduğu için asılmadı.

1961 Anayasası, önceki anayasayı genişletti. Düzenin ihtiyaç duyduğu yeni kurumları; Anayasa Mahkemesi, yüksek yargı gibi kurumları oluşturdu.

Darbenin sağ ve gerici hükümete karşı yapılmasınden cesaret alan işçiler, öğrenci gençlerin de desteğiyle mücadeleyi sürdürüyordu.

1971’de 12 martta ordu yönetimi, hükümete verdiği bir muhıra ile yönetime el koydu. Sıkıyönetim uygulamaya girdi, sokağa çıkma yasakları, aramalar yapıldı. İktidarda Demirel vardı, darbecilere karşı sesi çıkmadı.

Generaller, solun öne çıkmış gençlerini; Deniz Gezmiş ve diğerlerini, yakalayıp hızla idam ettirdiler. Birçok öncü işçi ve öğrenci öldürüldü, tutuklandı.

Ancak tüm baskıya rağmen işçi mücadelelerini geriletmek mümkün olmadı. O zaman yeni bir araç devreye sokuldu: Ülkücüler.

İşçi eylemlerine, solun mücalelerine hem devletin güçleri, hem patronlar baskı yapıyor, bunlara ülkücü çeteler eklenmişti. Grevler, toplantılar, silahlı ülkücü çeteler tarafından basılıyordu.

Bu baskı siyaseti, çatışmaları büyütmek ve en büyük işyerlerine doğru yaymak gibi bir sonuç getirdi. İşte bunu gören burjuvazi, yeni bir darbeyi hazırladı.

12 Eylül 1980 darbesi, sabahın üçünde tüm Türkiye’de uygulanan sokağa çıkma yasağıyla başladı. İlk kararlardan biri, tüm grevlerin yasaklanması ve tüm işçilerin 3 gün sonra işbaşı yapmaları gerektiğiydi. Solcu görülen sendikalar, dernekler, kapatıldı, hatta CHP bile kapatıldı, mallarına el kondu. Cumhuriyet gazetesi okuyucuları, gazeteyi ters çevirip gizlice okuyorlardı.

1980 darbesinde 10 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi yargılandı. 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi idam edildi. 71 bin kişi ülkeyi yıkmaktan, 98 bin kişi örgüt üyesi olmaktan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi mülteci durumuna düştü, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 171 kişi işkencede, 300 kişi kuşkulu biçimde öldüğü belgelendi. Cezaevlerinde 299 kişi öldü.

23 binden fazla dernek kapıtıldı, 4 bine yakın öğretmen, 120 öğretim üyesi, 47 hakim işten çıkarıldı. Gazeteciler hapse girdi, silahlı saldırıya uğradı, gazeteler yasaklandı.

Darbe bunlarla sınırlı kalmadı, bütün yönetim, eğitim, ülkücülerin ve tarikatların eline bırakıldı. Sol ve sosyalist eğilimli her kesime büyük darbe vuruldu.

Darbeci genelkurmayını oluşturan beş general, işçi sınıfının tüm haklarını yok etti, tüm örgütlerini dağıttı. 2016’ya kadar işçi sınıfı hala onların hazırladığı yasalar altında eziliyordu. Artık Erdoğan, kendi yasalarını çıkarıyor.

2016’da darbeye kalkışanlar başarılı olamadı. FETÖ’cü generaller, ordunun tümüne hakim olmadıkları için sabahın üçünü bekleyemediler. Böylece Erdoğan, kitleleri darbeye karşı gelmeye çağırabildi.

Onların darbesi başarısız oldu ama Erdoğan’ın karşı darbesi, Kemalistlerin desteğiyle başarılı oldu. Üstelik, şimdiden 90 bini aşkın kamu çalışanı işten atıldığına göre 12 Eylül darbesinden daha ağır olacak gibi görünüyor!


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2017  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 224 - 3 Şubat 2017  Site yaşamını izle Güncel... Güncel... Güncel...   ?