Sinif Mucadelesi

İşsizlik, doların yükselişiyle gelen enflasyon ve hayat pahalılığı, emekçileri vuruyor; iktidar sorun görmüyor!

Cuma 2 Aralık 2016

Doların baş döndürücü yükselişi, iktidar çevreleri dışında herkesi telaşlandırıyor. Örneğin en düşük maaş alan bir memur, geçen yıla göre 22 dolar daha az maaş alıyor. 2013 yılındaki maaşına göre kaybı ise 245 dolar. Tabanının baskısına maruz kalan hükümet çevreleri önce telaşlandı ama kendi bildiğinden şaşmayan Erdoğan baskın çıktı. İktidar çevreleri, önce “geçici” dedi, şimdi ise hem “sorun değil” hem de “dengesini bulur” diyorlar. Bir denge bulunacak; ancak dolar ne zaman ve nerede dengelenecek?

Hükümet, doların yükselişine tepkisiz kalarak siyasi bir tutum alıyor; emekçi düşmanı bir tutum. Çünkü doların yükselişi yani liranın değer kaybı, satın alma gücünün düşmesi demek. 2008’de 641 dolar alabilen memur, bugün 605 dolar alabilir. Artan işsizlik rakamları da artık geçinemeyenlerin iş aramaya çıktığını gösteriyor!

Patronlar hatta devletin kendisi bile doları, dövizi bahane gösterip maliyetlerin yükseldiğini ileri sürerek ürünlere ve hizmetlere zam yapıp fiyat yükseltiyor. Böylece kârlarında azalma olmuyor. Ancak emekçilerin ücretleri aynı gerekçeyle artırılmıyor. Nitekim başbakan, asgari ücretin 1.600 lira olmasını isteyen Türk-İş başkanına “istemenin sınırı yok” diyerek onunla adeta dalga geçti!

Zamlar, belki de yeni yıl beklenip ücret artışları belli olduktan sonra yapılacak. Böylece emekçilerin, fiyat artışı nedeniyle daha yüksek ücret istemeleri engellenecek.

Patronlar, bunun da ötesine gidebilir. 2001 ekonomik krizinde işçi çıkarılmış ve ücretler düşürülmüştü. Büyük fabrikalarda, toplu sözleşmeler, sendika bürokratlarıyla düzenlenen protokollerle geriye çekilmişti. Metal fabrikalarında, otomotiv sektöründe çalışan işçiler bunları çok iyi hatırlıyor. Son mücadeleler o zamanki kayıplarını ancak karşıladı. 2009’da işten çıkarılanlar, daha düşük ücretle ya da taşeron olarak geri alınmıştı. Vergilerin arttırılması, patronları bu yollara daha hızlı itecek! Zam yapmakla yetinmeyip ücretleri düşürmenin binbir yolu uygulanacak.

Hükümetin umursamaz tavrı patronları cesaretlendiriyor. Önümüzdeki günlerde, eğer Bursa’da ve diğer şehirlerde metal işçilerinin yaptığı gibi emekçiler, patronlarına güçlerini göstermezse, patronlar aynı şeyleri yapmayı deneyecekler.

Aslında siyasi iktidardakiler, cumhurbaşkanı da dahil, hiçbir şeyi yönetemez durumda. Baskı üstüne baskı, kısıtlama üstüne kısıtlama getirmeleri, bir hafta durmadan söyledikleri şeylerden ertesi hafta hiç söz etmemeleri bundan.

Erdoğan, ekonomiyi ve yatırımları canlandırma bahanesiyle bankalara faizleri düşürmeleri için baskı yaptı, onları tehdit etti. Türkiye’deki bankaların üçte ikisi yabancılara ait. En büyük kısım da Avrupa Birliği ülkelerine. Bir yandan Avrupa’ya hakaret ediyor, ABD’ye atıp tutuyor, diğer yandan sadece kendi iktidarına yarayacak iş yapmalarını istiyor. Banka sahipleri, hissedarları, kimin iktidar olduğuna, kime para verdiğine değil, kârına bakar. Sonuçta ne oldu; Erdoğan’ın “inecek” dediği günün ertesinde faiz yükseltildi; şimdi Erdoğan’ın ağzını bıçak açmıyor.

Bankaların faizi yükseltmesi sanayici patronları çok da etkilemiyor çünkü onlar da paraların bir kısmını üretime değil, faize yatırıyor. Oysa dövizin yükselişiyle gelen fiyat artışları, milyonlarca emekçiyi doğrudan yoksullaştırıyor.

İktidar çevreleri bu gerçekleri çok iyi biliyor, bilerek tercih yapıyor, emekçileri uyutmak için masal anlatıyorlar. Eğer onların anlattıklarını dinler, kendi gücümüze güvenip örgütlenmezsek, yaşam seviyesindeki gerileme devam edecek. Milyonlarca emekçi birlik olup üretimden gelen gücünü kullanırsa, çivisi tutmayan, denetimden çıkmış bu düzeni dayatan hükümeti de patronları da geriletebilir. (01.12.2016)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 222 - 2 Aralık 2016  Site yaşamını izle Başyazı   ?