Sinif Mucadelesi

Siyasi kriz, ekonomik krizle derinleşiyor

Baskı politikaları, tedbir, hakkını arayacak herkesi gözdağıdır!
Cuma 7 Ekim 2016

Meclis açılır açılmaz, aldığ ilk karar, Suriye’de ve Irak’ta savaşı sürdürmek oldu. Elbette buna OHAL’in uzatılması eklendi. Burjuva düzeninin sözde “demokrasi” merkezi, işte böyle çalışıyor!

Erdoğan başta olmak üzere siyasetçiler, önce “milletin iradesi” sonra “Yenikapı ruhu” diyerek, kendi aralarındaki rekebeti bir yana bırakıp milletin üstünde irade kuruyor. Bir avuç insan karar alıyor, siyasi sisteme sadece onaylamak düşüyor.

AKP, iktidara geldiğinde “seçilmişleri” öne çıkarmak için MGK’yı dönüştürmek, etkisini zayıflatmaktan bahsediyordu. Şimdi MGK, kendi hakimiyetlerinde olduğu için orada alınan kararlar, yeniden çok önemli sayılıyor.

Askeri darbe başarısız oldu ama darbeciler iktidarda gibi darbe kuralları geçerli. Tıpkı 12 Eylül darbesi döneminde olduğu gibi her gün öldürülen PKK’lı ve yakalanan FETÖ’cülerin listesi duyuruluyor. Yaptıkları akıl almaz “ihanetler” anlatılıyor. Yüz bini aşkın çalışan, sadece kamudan işten atıldı ya da uzaklaştırıldı. Özel sektördekilerin adı bile yok. Muhalif tüm medye susturuldu. Kürt illerinde askeri operasyonlar can almaya devam ediyor.

Erdoğan ve AKP yöneticileri, kimin FETÖ’cü olduğunu çok iyi biliyor. Çünkü onları mevkilerine kendileri getirdi. Şimdi hiç birine güvenmedikleri için uzak, yakın herkesi tasfiye etmek istiyorlar. Bu yapılırken de kamu emekçilerinin mevcut hakları yok ediliyor. AKP, tıpkı Gülenciler gibi kendine bağlı memur kadrosu yerleştiriyor. Ancak güvencesiz, haklardan yoksun ve düşük ücretle. Bunun yaygınlaşması hem kamu emekçilerinin hem de tüm işçi sınıfının işgüvencesini yok edecek. Patronlar, ilk fırsatta, “memurlar bile sözleşmeli” diyerek, işgüvencesini yok sayacak.

Suriye’de sürdürülen savaşın artan maliyeti, Kürt illerindeki operasyonların masrafları, sonuçta işçi sınıfına kesilecek. İşçi sınıfı, bu bedeli ödememek için harekete geçtiğinde mücadele etmek için hiç bir imkan bırakılmadığını görecek. Her mücadelede OHAL kanunları, baskı, vatan, millet, ihanet, lafları öne sürülecek. Tek imkan, fabrikalar temelinde birlik olup üretimden gelen gücü kullanmak. İşte bunu emekçilerin elinden almaları mümkün değil.

Tüm bunlar geçmişte yaşandı, eğer işçi sınıfı bugün FETÖ, PKK bahanesiyle haklarının alınmasına tepki göstermezse gelecekte de yaşanacak. Bugün “millet, devlet” adına yapılanlar, emekçileri, halkları bölüyor, düşmanlık yaratıyor. Bir çok emekçi, milliyetçi düygularla ileri sürülen gerekçeyi haklı buluyor, sabır gösteriyor. Oysa Erdoğan’ın savunduğu “devletten” yararlandığı olanaklar, Kılıçdaroğlu’nunkiler ile fabrikada çalışan işçinin, yeraltında madende kazma sallayan madencinin “devletten” yararlandıkları arasında dağlar var. Zengini, güçlüyü, patronu seven, yanında duran devlet için yoksullar, işçiler can veriyor, zorluklara katlanıyor, bedel ödüyor!

Tüm birlik laflarına emekçiler kanmamalı. Yaşadığımız tüm zorlukların sebebi bu hükümet ve düzendir. Emekçiler, oy istediğinde AKP’ye verdi, bir çok insan düzen için can verdi ve sonuçta yine aynı şeyler isteniyor. Burjuvazinin düzeni, yeterince sınandı, artık emekçilerin düzeni gerekli. (06.10.16)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 220 - 7 Ekim 2016  Site yaşamını izle Başyazı   ?