Baskı yasaları hazır! Sınıf mücadelesi şiddetleniyor, emekçiler hazırlık yapmalı
Esnaf toplantısında konuşan Erdoğan, esnafı toplumu denetlemeye ve muhbirlik yapmaya çağırdı. Toplumun en gerici kesimini oluşturan, kanunca yasak olanmasına rağmen, suçlu saydıklarını linç etme gibi şiddeti zaten kullandığı açıkça görülen esnafların, bizzat Erdoğan tarafından teşvik edilmesi, büyük bir tehlike.
Bunu polis-esnaf işbirliğiyle öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın davasının olduğu gün yapması, yöneticilerin, büyük toplumsal olaylar beklediklerini ve hazırlık yaptıklarını da gösteriyor.
Ekonomik durumun kötüye gidişi hızlandıkça, hükumetin geçmişte attığı sınırlı demokratik değişimlerden çark edişi hızlandı. Hem polis sayısı arttırılıyor hem de yetkisi. Kitlelerin ve emekçilerin neredeyse her kitlesel tepkisi “terör” kapsamına alındı. Hükumet, kendisine karşı olduğunu bildiği sermaye çevreleri için de tedbirler alıyor. Maddi kaynaklarına el koyma, vergi denetimleri, eski uygulamalara ekleniyor. En büyük yenilik ise geçmişteki “Ergenekon” ve “darbe yapılacak” gerekçelerinin yerini şimdi “paralel örgüt” almış olması.
Türk burjuvazisi, dünya ekonomik krizine rağmen büyümeye devam etti. Ancak son dönemde hem kriz etkisini hissettiriyor hem de Tunus’tan Suriye’ye yayılan altüst oluşlar, hükumetin Türk patronların çıkarlarını korumak için açıkça taraf olması ve çoğu yerde tutuğu tarafın iktidara gelememesi, ekonomide önemli daralmaya neden oluyor. Petrolün fiyatı üçte bir oranında düştü ama bizde hiçbir şey ucuzlamadı. Gıda fiyatları dünyada artmazken bizde uçuyor çünkü patronlar, kısılan ihracat kayıplarını fiyata yansıtıyor. Hükumet aynı şeyi yaptığı için enflasyon %10’a dayandı.
Ekonomik büyüme döneminde, ağır ve ölümcül çalışma koşullarına rağmen burjuvazi, emekçileri; gelecek umudu satarak, borçlandırarak, taşeronlar eliyle denetleyerek sessizce çalıştırmayı başardı. Artık bu ortam değişiyor. Bir çok emekçi; Soma’da, Ermenek’te, Yatağan’da bizzat yaşayarak, patronların artan kârına, devletin büyüdüğünü söylenmesine rağmen, kendi durumunun aynı olmadığını anlıyor. Üstelik, siyasiler eliyle pompalanan olumlu hava nedeniyle emekçiler, özellikle ev sahibi olmak için bankalara borçlanmış durumda.
Emekçiler, madenlerdeki iş cinayetlerinden sonra açıkça görüldüğü gibi karınlarını doyurmak, çocuklarını okutmak, sosyal güvenceye sahip olmak ve başlarını sokacak bir ev sahibi olmak için ölümüne çalışırken, siyasilerin, kendi patronları gibi göze batan kendini beğenmişlikleri ve lüksü, her geçen gün tepki alıyor.
Bu nedenlerle baskı yasaları çıkarılıyor, gençlere ve emekçilere gözdağı veriliyor. Ancak ne yaparsa yapsın, hükumetin gidişini engellemeleri mümkün olmayacak. Bugün kendilerine iyi hizmet ettiği için AKP’yi savunan patronlar, ileride eğer kitlelere hakim olamazsa, ondan vazgeçmeye hazır olacak. Böylesi bir değişim, düzeni etkilemeyeceğinden, emekçiler için fazla bir şey getirmeyecek. Madencilerin yaşadıkları, bu gerçeği çok iyi anlatıyor.
Sözde madenciler için çıkarılan yasalar, daha yürürlüğe girmeden, patronlar tarafından onları vuracak şekle dönüştürüldü. Çünkü hükumetler, patronlara söz geçiremediği, geçirmek istemediği gibi emekçilerin hiçbir şeyi denetlemeye, uygulatmaya olanakları yok. Ancak emekçilerin birliği hem patronları hem de hükumeti geriletebilir. AKP döneminde, emekçilerin yararına çıkan ve uygulanan tek yasa, TEKEL işçilerinin çetin bir mücadele ile çıkarttıkları 4/B yasası olması, emekçilerin gelecekte mücadeleden başka seçeneklerinin olmadığının iyi bir örneği. (04.11.2014)