Sinif Mucadelesi
Fransa

Hollande 2,5 yıl boyunca patronlara iyi hizmet etti

Çarşamba 10 Aralık 2014

Hollande iki buçuk yıldan beri iktidarda. Bu süre içerisinde büyük patronlar, krizin bedelini emekçilere fabrika kapatma, yeni düzenlemeler ve işten çıkarma şeklinde ödetti. Rekabet edebilme iddiaları öne sürülerek ücretli izin günleri azaltıldı, iş temposu arttırıldı ve de ücretler donduruldu, hatta kırpıldı. Bu süre boyunca hükumet, patron saldırılarına arka çıktı, gerekli olduğunu savundu ve sonuçta patron saldırıları arttı.

Emeklilikte değişiklik yapıldı, vergiler artırıldı, esnek çalışma yaygınlaştı, kamu hizmetlerinde kesintiye gidildi. Hükumet reform iddialarıyla işçi sınıfına saldırırken, patronlara bol keseden mali kaynak aktardı.

2015 yılı bütçesi, bu patron yanlısı siyasetin bir özeti gibi. Hükumet 50 milyar avro tassaruf yapabilmek için hastanelerde kaç yatak kaldıracak? Okul yemekhanelerinde yemek ne kadar azalacak? Sosyal hizmetler ne kadar aksayacak? Tüm bunlar niçin yapılıyor? Hükumetin patronlara 41 milyar avro tutarında kıyak verebilmesi için.

Çünkü gerçekten de kıyak söz konusu. Örneğin; patronlara verilen rekabet vergi kredisi Ocak 2013’ten beri uygulanıyor ve ne istihdama ne de yatırımlara bir faydası oldu. Bugün hükumet sesini yükseltmiş gibi yapıyor: “Artık patronlar vaatlerini yerine getirilmeli” diyor. Ne komedi! Hükumet bu 41 milyarlık hediyeyi verirken, patronlara ne bir şart ne de bir zorunluluk dayattı, çünkü patronları tamamen serbest bırakmak istiyordu.

Patron temsilcileri şımarık çocuklar gibi daha, daha da çok istiyor. Önce ağır işlerde çalışanların “emeklilik koşullarının” iyileştirilmesini dondurdular, şimdi ise “bu uygulama çok zor” iddialarıyla tamamen vazgeçilmesini istiyorlar! Yeni işe alınanların yüzde 80’nin geçici işçi konumunda olmasına rağmen patronlar, güvenceli iş konumunun tamamen kaldırılmasını istemekten çekinmiyorlar! Hükumetin patronların her isteğini emir olarak kabul ettiği ortamda, patronlar neden temkinli davransın?

Geçen 2,5 yıl içerisinde hükumet, sadece patronların siyasetini benimsemekle kalmadı aynı zamanda da onların söylem ve sözlerine de sahip çıktı. Solcu olduğunu iddia eden bu hükumet şimdi de işçi hak ve kazanımlarını içeren iş yasasına bir “köstek”, haftalık 35 saatlik iş süresine bir “engel” diyor ve de işsizlik ödeneği hakkını “tartışmaya” açmak istiyor.

Hem Başbakan Valls hem de patronlar, haklarını savunan emekçileri, tutucu olarak itham ediyor. Onlara göre pazar gününün, iş günü olmasına karşı çıkmak, sendikal hakların kaldırılmasına muhalefet etmek ve de güvenceli işlerin tümünün kaldırılmasına, emeklilik yaşının 67 ve hatta 70 yaşına çıkarılmasına... özet olarak 19’uncu yüzyıla geri dönülmesine karşı çıkmak, gericilikmiş ve bunları savunmak ise ilericilikmiş!

Bizim için inşa ettiklerini iddia ettikleri modernliği, bizler çok iyi biliyoruz! GAD adlı iş yerinde bu somut olarak görüldü: İşçiler, asker gibi sıraya dizilip alfabe sırasına göre isimleri okunarak, kimin işe devam etme hakkı olduğu ve kimin işten atılacağı söylendi. 6 milyon işsiz var, 3.3 milyon kişinin ek sigortası yok, emekliler ve asgari ücretle çalışanlar bir kuruşun bile hesabını yapmak zorunda. Ama diğer yanda büyük hissedarlar, hem krizden önce hem de krizden sonra, özel muamele görüyor, milyarder sayısı durmadan artıyor ve büyük servetler giderek büyüyor.

Valls modernleşme iddialarıyla şimdi de sosyalizmin artık eskidiğini iddia ediyor ve “sosyalizm çok şahane bir fikir, bir ütopyaydı... ama artık eskidi. Artık bir anlamı kalmadı” diyor.

Gerçekler hiç de öyle değil, Valls ve Hollande geçici ve sözde sosyalist ama aslında burjuvazinin uşakları ve sosyalist düşünce daha çok uzun zaman geçerliliğini koruyacak. Fakat onlar, çok zaman geçmeden tamamen unutulacaklar!

Çünkü ne Valls, ne Hollande ne de onların yerine geçmek için bekleyen sol, sağ veya aşırı sağ adaylar, kapitalizme karşı değiller. Gerçek karar mercileri büyük kapitalist gruplar ve onların hiç biri onlara karşı değil.

Kapitalist düzenin en büyük tahribatı; bir tarafta muazzam zenginliklerin birikmesi ve diğer yanda ise çılgınca spekülasyonun, kitlesel işsizliğin çığ gibi büyümesi ve yeryüzünü tahrip edilmesidir. Buna karşı tek çare kötülüklerin kaynağına, yani sermayenin diktatörlüğüne karşı mücadele etmektir.

İşte bu temel inanç sosyalist ve komünist fikirlerin temelidir ve bugün de geçerliliğini koruyor. Sosyalizm, hiçbir zaman erişilemeyecek bir ütopya olmadı. Sosyalizm, insanlığı sömürü düzeninden kurtarabilecek ve daha ileriye taşıyabilecek bir toplumsal sınıfın, bilinçli mücadelesidir.

Kapitalist düzenin her geçen gün çürüyen bir düzen olduğu bilincine sahip emekçiler için mücadelenin güncelliği her zamankinden daha da fazla ve mücadele, kendine “sosyalist” diyen bu partiye karşı da verilecektir.
LO (7.11.2014)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 198 - 5 Aralık 2014  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?