Sinif Mucadelesi
Hong Kong

Şemsiye var ama devrim yok

Pazartesi 17 Kasım 2014

Medyanın “şemsiye devrimi” diye adlandırdığı hareket, Hong Kong merkezini 15 günden fazladır yoğun faaliyetlerle felç ettikten sonra bir kavşağa geldi. Hareketin temel gücünü öğrenciler oluşturuyor. Amacı Pekin’in, Hong Kong devlet aygıtında istediği kişileri yerleştirip belirleyici konuma gelmesini engellemek. Buna ek olarak, Hong Kong küçük burjuvazisinin, Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı mesafeli durup şimdiki hayat seviyesini korumak da var. Bu hareket, 1980 yıllarında başlayıp devam eden protesto hareketlerinin bir devamı.

Hong Kong, 1997 yılına kadar 7 milyon kişinin daracık, bin km karelik bir alanda üst üstte yaşadığı, önemli bir İngiliz sömürgesiydi.

1949 yılında ABD, Mao’nun iktidara geldiği Çin’e tepki olarak ekonomik ambargo uyguladığında Hong Kong’daki, İngiltere’ye bağlı büyük kapitalist gruplar, Çin ile dünya pazarı arasındaki ticari ilişkileri kullanarak büyük kazançlar elde etti. Ancak 1970’li yıllarda, Çin’in yeniden dünya pazarına dönüşünün kabul edilmesi ile Hong Kong, bu tekeli kaybetti. Yeni ortam, Çin pazarının hem borçlanma hem de doğrudan yatırımlar yoluyla yüksek gelir getiren bir alan olmasını sağladı.

1980 yılında M. Thatcher hükumeti, eski İngiliz sömürgesi olan Hong Kong’u Çin’e, İngiliz sermayedarlarının çıkarlarını korumak şartıyla, devretmek için görüşmelere başladı. Devir, belirli şartlarla olacaktı: Pekin 50 yıl boyunca İngiltere yasalarına dokunmayacak, dolar geçerli para birimi olmaya devam edecek ve de sermaye için engelsiz dolaşım özgürlüğü sürecek.

İngiltere hiçbir zaman Hong Kong’da demokrasiyi uygulama zahmetine katlanmadı. İngiltere, en nihayet sömürgesi Hong Kong’un, yasal bir hükumet seçme hakkını kabul etti (LegCo) ama nüfusun sadece yarısına oy hakkı tanımak şartıyla. Diğer yandan, yasama ve yürütme organları eskiden olduğu gibi sömürgeci iktidar, yani Londra tarafından atanmaya devam edecekti.

1984’te Londra ile Pekin bir anlaşmaya vardı. Buna göre 1997 yılından itibaren Hong Kong, Çin’e devredilecekti. Bu sömürgenin eski borsa başkanı Ronald Li, durumu şu şekilde özetledi: “Hong Kong bir sömürgedir. Hoşgörü ile yaklaşılsa da, İngiltere’ye bağlı bir diktatörlük. Artık İngiltere sömürgesi yerine Çin sömürgesi olacak ve bu temellerde zenginliğe kavuşacak.” İşte yerel para babaları ve onların da ötesinde hizmet ettikleri İngiliz sermayesinin yaklaşımı buydu.

Ama sorun şu: Hong Kong küçük burjuvazisi, Hong Kong’un bir “Çin sömürgesi” olmasını istemiyor. Bu açıdan hareket eden küçük burjuvazi, demokratik hak iddialarıyla yola çıkarak imtiyazlarını savunmaya başladı ve Çin Halk Cumhuriyet’i tarafından yutulmayı engellemeye çalıştı.

Bu akım, 1997’de Hong Kong’un Çin’e devredilmesinden sonra da devam etti. 2010’da Pekin, bu akıma kısıtlı haklar tanıyarak LegCo’da bazı iyileştirmeler yaptı. Örneğin; 70 milletvekilin 40’ı genel seçimle belirlenecek ve 30’u ise patron ve meslek birlikleri tarafından atanacak. Geriye kalan, Başbakanın seçilmesi. Pekin’in, 2010’da verdiği söze göre 2017’den itibaren Pekin’in onaylayacağı bir komitenin kabul edeceği adaylar genel seçime katılabilecek.

İşte bu son karara karşı çıkan akım, Ocak 2013’te “Merkez işgali” (Occupy Central) isimli yeni bir hareketi oluşturdu. Bu hareketi temel olarak, 2 üniversite hocası ve sivil itaatsızlığı savunan bir Protestan papazı kurdu.

Eylül’de bir öğrenci federasyonu grev çağrısı yaptı ve “Occupy Central” bu harekete katıldı. Hareket liderleri, eylemlerin zirveye çıktığı anlarda, katılım sayısının 200 bine ulaştığını duyurdu.

Sonraki günlerde iktidar tarafından gönderildiği belli olan “karşıt yürüyüş” güçleri polise destek olmaya çalıştı. Ama eylemciler dik durdu ve polise kafa tutup barikatlarını kurdu. Başbakanın istifası ve 2017 seçimlerine Pekin’in karışmaması isteklerinden geri adım atmadılar.

Hareket, sadece demokratik hak talebiyle sınırlı. Hong Kong, Asya ülkeleri arasında eşitsizliğin en yoğun olduğu ülke olmasına rağmen, hiçbir sosyal isteği ön plana çıkarmadı.

Halbuki Hong Kong tarihinde, İngiliz sömürgeciliğine karşı defalarca harekete geçip mücadele eden esas güç işçi sınıf ve yoksul kitlelerdi. Özellikle 1966-67 isyanında ve de 1925-27 devrimci hareketinde böyle olmuştu. Son dönemde ise Hong Kong’daki kitleler, Hong Kong’un özel ayrıcalıklarını korumak için değil, Çin’de yoksul kitlelerin yaptığı mücadeleleri desteklemek için harekete geçmişti. LO (17.10.2014)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 197 - 3 Kasım 2014  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?