Sinif Mucadelesi

Ergenekon toz duman : Gerçek katliamları ve katillerin kaynağı bu düzendir!

Cumartesi 9 Ağustos 2008

Medyanın Ergenekon olarak isimlendirdiği davaya ilişkin gerek medyanın gerekse resmilerin tartışmaları, belgeler ve iddialar kafa karışıklığı yaratıyor. Güngören’de aralarında küçük çocukların da olduğu 17 kişinin ölümüne, 170’ten fazla kişinin yaralanmasına neden olan korkunç patlamanın da ardından, resmi çevrelerin tüm çabalarının aksine, bir çok insanın ilk aklına gelen Ergenekon oldu.

Ancak bu Ergenekon, şimdi gözden düşenler değil, bugün iktidarda olanlara çalışan kesimi olabilir. Çünkü Güngören’de ölenlerin üzerinden sadece siyasiler ve en çok da iktidarda olanlar, "şimdi birlik zamanı" laflarıyla rant elde ediyor. Zaten Ergenekonun da işi buydu!

Ergenekon davası kapsamında Susurluk davasından, Kürtlere karşı yapılan faili meçhul cinayet ve saldırılara kadar bir çok olayda adı geçen ama hiç kimsenin dokunamadığı, ordunun koruması altındaki general eskisi Veli Küçük ve çevresinin hapse atılıp suçlanması bazı çevrelerde çok olumlu değerlendirmelerin yapılmasına yol açıyor.

Bu davanın demokratikleşme yönünde önemli bir adım olduğu iddia ediliyor. Onlara kalırsa AKP, bu davayla darbelerin önünü keserek, Batı tipi bir demokrasi getirecek. Açıklanan iddianamede, ordunun ve polisin tüm bu çetenin dışında tutulması bile onların fikrini değiştirmiyor.

Ergenekon, JİTEM, derin devlet ya da adına ne denirse densin devletin pis işlerini yapan, bizzat devlet tarafından oluşturulan örgüt ya da örgütler, hükümetlere karşı değil sola, işçi sınıfına ve Kürtlere karşı kuruldu ve kullanıldı. Darbe, burjuvazinin kârının arttığı, düzenin işlediği dönemlerde değil, işçi sınıfının haklarını arttırdığı, burjuvazinin kârını koruyamadığı kriz dönemlerinde, işçi sınıfını geriletmek için yapılır. AKP’ye kim, niye darbe yapsın? Erdoğan, istenseydi Erbakan gibi çekip gitmek zorunda bırakılabilirdi.

Bugün suçlanan ordu eskileri ve çevrelerindeki katillerin yapmakla suçlandıkları şeyler, daha önce Kürtlere karşı açık açık yaptıklarından daha feci değil. Bunları, 70-80’li yılarda işçi sınıfı militanlarına, Kürtlere yıllarca yaptılar, övüldüler ve korundular. 1 Mayıs 1977 katliamı, Çorum, Maraş katliamı failleri niye bulunmadı? Şimdi benzerlerini, kendilerince İstanbul’da yapmayı planlayınca suçlandılar.

Kürdistan’da ordu ve devlet tarafından korunan bu kişiler, şimdi bile orada yaptıkları için suçlanmıyorlar. Oysa asıl hesabı sorulması gereken ve bütün bu pisliğin kaynağı Türk devletinin Kürt halkına karşı uyguladığı vahşi yok etme siyasetidir.

AKP, birkaç sivrisinek gösteriyor, bataklığı gözden uzak tutuyor. Bu yolla demokratikleşme olacağını beklemek mümkün mü?

Üstelik, birkaç gerçek suçluyla birlikte muhaliflerin de susturulması, etkisizleştirilmesi sağlanacak.

"Paranın dini yoktur" diyen Erdoğan’a "vatan, millet, Sakarya" nutuklarıyla karşı çıkan Doğu Perinçek’ten Cumhuriyet yazarlarına kadar, hükümetin Arap sermayesinden Batı sermayesine kadar her türlü sermayeyi Türkiye’ye çekme çabasına karşı çıkan muhalifler gözden düşürülüyor. Bu o kadar ayan beyan yapılıyor ki, İşçi Partisi yöneticileri, davaya konan bazı belgelerden Perinçek’in daha önce yargılanıp beraat ettiğini açıkladı.

Bu dava, artan fiyatlar, enflasyonun yeniden hızlanışı, azalmayan işsizlik ve yoksullaşma nedeniyle yıpranmaya yüz tutan AKP hükümetine yeni bir nefes veriyor. Medyanın da desteğiyle, AKP’ye karşı açılan kapatma davası, Ergenekon’un gölgesinde silikleşiyor, siyasi bir dava olduğu fikrini güçlendiriyor.

Önceki seçimde AKP, Türkiye’yi güya Avrupa Birliği’ne sokacaktı, şimdi ise, demokratikleştirecek! Devletin baskısından, Kürtlere yapılan zulümden, ayırımcılıktan, sözde aydınlar ve bürokratlarca horlanmaktan bıkmış, generallerin keyfiliklerine öfke duyan, hiç olmazsa biraz daha demokrasi isteyen kitlelerin gözünde bu önemli.

Sonuçta birkaç suçlu gerçekten hapse atılacak olsa da emekçiler açısından demokratik bir ortam sağlanmayacak. Çünkü bu düzenin demokrasisi emekçilerin değil, sermayenin yani patronların demokrasisidir. Bu düzende emekçiler, Kürtler, yoksullar baskıdan ayırımcılıktan kurtulamaz.

Emekçiler ve Kürtler açısından demokratikleşme, ancak onların ortak mücadelesiyle sağlanabilir. (27.07.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 122 - 3 Ağustos 2008  Site yaşamını izle Başyazı   ?