Sinif Mucadelesi
Seçim sandığı ve adaylar boş umut yayıyor

İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacak!

Perşembe 7 Ağustos 2014

Seçim tarihi yaklaştıkça, birinci turda seçileceğinden emin olduğunu söyleyen başbakanın saldırgan tavrı artıyor. Rakiplerinin kişiliğini, dini inancını daha çok, politik görüşlerini ise daha az diline doluyor. Miting yaptığı ya da başka bir gerekçeyle gittiği her ilde, tüm belediye ve devlet olanaklarıyla, tıpkı seçimden önce Soma işçilerinin götürülmesi gibi iş yeri bile kapatılarak, kitleler, alanlara taşınıyor. Kendinden emin başbakan, bunca işin arasında, sahada, cenazede bile boy gösterdi!

En gayretlisi başbakan ama diğer adaylar da, seçilmek için az çaba göstermiyor. Kimin için, ne için, bunca çaba? Güya üç aday var ama aslında tek siyaset var. O da bu sömürü ve baskı düzenin devamı!

Bunu kullanan başbakanın en büyük rakibi, “dini, siyasete alet etmeyeceğiz” diyen CHP’nin adayı; Mısır’ın Hizbullahlarının yetiştiği, gericiliğin merkezi el Ehzer üniversitesi mezunu. Başbakan gibi dini kullanmasına gerek yok, zaten herkes dinci olduğunu biliyor. Ne vaat ediyor; ekmek. Gökdelenleri inşa eden, en modern makineleri yapan, kullanan emekçilere ekmek öneriyor. Birlik, diyor. Hangi temelde, ne için birlik? Asgari ücrette, taşeronda, iş güvencesinin olmayışında, birlik var zaten.

HDP’nin adayı da aynı belirsizlikle konuşuyor. Kardeşçe yaşayalım, barış olsun, demokrasi gelsin, ... Gözü dönmüş çıkarcı veya milliyetçi bir azınlık dışında bunları savunmayan, olmasın diyen var mı? Barışı nasıl sağlayacak, hangi yolu izleyecek, hangi temellerde barış olacak? Esas söylenmesi gerekenler, bu soruların cevabı. Kürt halkını temsil ettiğini savunan, tüm Türkiye halklarından oy isteyen Demirtaş, diğer partilerden farklı, somut olarak ne savunduğunu, neyi hedeflediğini söylemiyor.

Dini, milliyetçi, mezhep ya da siyasi görüş, tüm adayların ve seçim kampanyasının gündemine hiç girmeyen sadece işçi sınıfı yani tüm çalışanlar. Hiçbir aday, milliyeti, inancı, siyasi görüşü farklı olanların birleştiği temel zemin olan emekçi olmayı yani işçi sınıfının bir üyesi olmayı dile getirmiyor. İşçi sınıfının sorunları ve taleplerinden bilerek ve özellikle kaçınıyorlar.

Çünkü işçi, emekçi olmak her kökenden, cinsten, inançtan insanı birleştiren, ortak çıkarlar etrafında bir araya getiren ve bir arada tutan güçlü bir çimentodur. Bunu, geçmiş bir çok mücadelede yaşadık.

İşte bu seçimde en çok eksik olan işçi sınıfının bir adayının ve taleplerinin hiç gündeme gelmemesi. Değil cumhurbaşkanı olmak, adaylığı bile emekçilere kapalı. Üniversite mezunu olmak (Erdoğan, yüksek okul mezunu, İhsanoğlu’nun tüm eğitimi Türkiye dışında), 20 milletvekilinin imzasıyla önerilmek gibi “yasal” gerekçeler, kendilerinin uymadığı ama emekçilere dayatılan engeller var.

Adayların hepsi, hep iktidarda olanların siyasetlerini savunuyor; işçi sınıfının üzerinde yükselen, ölümüne çalıştıran sömürü, kâr düzenini, Kürt halkına zorbalık eden siyasi sistemi, kadınları katleden toplumsal düzeni, özgürlüğü yok eden, gençleri baskı altında tutan, her şeyin sorumlusu olan bu düzeni, şu veya bu şekilde sürdürmeyi savunuyor.

Oysa bu düzende, kasası tıka basa dolu küçük bir azınlık dışında herkes için sorun üretiyor. Bütün bu sorunları gündeme getirmek, çözüm için gerekeni yapmak, sorunları yaşayan emekçilerin sorumluluğu. Her seçim, birkaç ay daha geçiriyor, biraz beklenti yaratıp oyalıyor. Kim, ne için seçilirse seçilsin, başka bir işe yaramıyor. Seçimi beklemenin, seçilenden umutlanmanın zamanı geçti. Başka fikirlerin, çıkarların oylayıcı olmaktan çıkıp kendi haklarımız için çalışmalıyız.(04.08.2014)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 194 - 8 Ağustos 2014  Site yaşamını izle Başyazı   ?